Gamze Akkuş İlgezdi 8
SOSYAL DÖNÜŞÜMDE KADIN ELİ Ataşehir Belediyesi kurulduğundan bugüne kadar her projede, her organizasyonda emeği ve katkısı olmasına karşın geri planda olmayı, öne çıkmamayı tercih eden; sanattan kültüre, sağlıktan eğitime kadar her alanda yaptığı çalışmalarla taraflı, tarafsız her kesimin beğenisini ve takdirini kazanan Gamze Akkuş İlgezdi dünden bugüne yaptığı çalışmaları, Sosyal Dönüşüm Vakfı’nın kuruluş amaçlarını gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Himmet Kaya’ya anlattı.   Gamze-Akkuş-İlgezdi-9 Bugün Ataşehir’i oluşturan 17 mahalle 2009 yılı Mart ayına kadar Kadıköy, Ümraniye, Sancaktepe ve Üsküdar’ın merkezlerine uzak, bir anlamda da kaderine terk edilmiş durumdaydı. 2009 Mart yerel seçimlerinde büyük bir sürpriz yapan Battal İlgezdi’nin CHP adına Ataşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna oturması bu 17 mahallenin kaderini de değiştirdi. İstanbul’un 39 ilçesinden biri olan Ataşehir’in yaşadığı değişimin ardında gizli kalmış bir isim vardır.  Hemen herkes onu, son yerel seçimlerde oyunu 20 bin artırarak yeniden başkanlık koltuğuna oturan Battal İlgezdi’nin eşi olarak tanır. Oysa o, başkanın eşi olmaktan çok daha fazla vasfa sahip, kendini gölgede tutmayı seçmiş kadınlardan biridir. Yıllardır, bir röportaj yapalım talebime, “Benle yapmayın başkanla yapın” yanıtını vermiştir. 1992 yılından 2009’a kadar Okmeydanı SSK Hastanesi’nde diş hekimi olarak çalışan ve son iki yıl aynı hastanede Başhekim Yardımcılığı görevini üstlenen Gamze Akkuş İlgezdi’den söz ediyorum, Neredeyse “Ataşehir’de hangi taşı kaldırsanız, altında onun ismini bulursunuz” desem, yalan olmaz. 2009 yılında Ataşehir Belediye olup da Battal İlgezdi ve ekibi 3 odalı bir barakada hizmet vermeye başladığında Ataşehir’e hekim olarak tayin olmuş Gamze Akkuş İlgezdi. O tarihten bu yana da Ataşehir’in özellikle sağlık ve kültür alanında gerçekleştirilen pek çok projenin altına imza atmış bir isimdir. Bunu da hep sessiz sedasız gerçekleştirir. Eğer tesadüfen kendini yakından tanımazsanız bunu bilmenize de imkan yoktur. Mesela Türkan Saylan Tıp Merkezi onun eseridir. Zaman zaman doktor önlüğünü giyip hasta muayene ederken zaman zaman birilerinin derdini dinlerken rastlarsınız ona. Anadolu’dan kanser tedavisi için İstanbul’a gelen hastaların yakınlarının konaklaması için yapılan Bahriye Üçok Hasta Konuk Evi’nin fikir anası da odur. Şiddete maruz kalan kadınlarımıza sahip çıkmak ve onları korumak amacıyla kurulan Kadın Konuk Evi de onun ısrarlı çalışmaları ile varlığa kavuşmuştur. Herkesin bir mesleği olsun düşüncesinden yola çıkarak gerçekleştirilen, yoksulluğu ve yoksunluğu önlemek amacıyla kurulan ve bugüne kadar çoğunluğu kadın binden fazla kişiye ücretsiz mesleki eğitim veren ATAMEM’e de o imza atmıştır. Ferhatpaşa’daki Gençlik Merkezi ve Sağlık Merkezi’nin kurucusu da odur. Sağlık ve sosyal alanda yaptığı çalışmaların yanı sıra kültür ve sanat alanında da onun adına değilse bile emeğine rastlamak mümkündür. İlçemizde her yıl yapılan Geleneksel Kardeş Kültürler Festivali’ni hayata geçirmekle kalmamış, kurduğu Kardeş Türkülerin Kadın Sesleri orkestrasıyla konserler de vermiştir. Tiyatro Festivali’ni gerçekleştirirken verdiği emeği onu çok yakından tanıyanlar bilir. Mesleğine de uğraştığı müziğe de tutkuyla bağlı olan Gamze Akkuş İlgezdi’ye geçenlerde uğradım. Amacım, İçerenköy’de erken tanı ve tedaviye yönelik açacağı mamografi merkezi ile ilgili bilgi almaktı. Neye niyet, neye kısmet;  bir vakıf kurmak için kolları sıvadığını öğrendim. Vakfın adı Sosyal Dönüşüm Vakfı (SDV). Kurucuları arasında hukukçular da var gazeteciler de. “Sayın İlgezdi, vakıf fikri nasıl oluştu?” diye sordum. Söylediklerini aynen aktarıyorum: “Gerek hekimlik yaparken gerek yerel yönetim çalışmalarım sırasında, sosyal dönüşümün mümkün olduğunu gördüm. İnsanların gerçek sorunlarına ortak olarak, onlara başka türlü bir hayatın mümkün olduğunu göstermenin keyfini yaşadım. Özellikle kültür ve eğitim ve sağlık alanında yapılan anlamlı ve kalıcı çalışmaların ne kadar olumlu sonuçlar verdiğine tanık oldum. Bu deneyim beni her zaman heyecanlandırdı. Çevremdeki arkadaşlarla da bu duygu ve düşüncelerimi paylaştığımda yalnız olmadığımı fark ettim. Çoğunluğu kadınlardan oluşan küçük bir grup kadın bu yola çıktık.  Vakfımız başta kadın ve çocuk olmak üzere toplumun dezavantajlı kesimlerine yönelik çalışmalar yapacak.  Kadına şiddet konusunda erkekleri eğiteceğiz mesela. İnsanların bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmasının mümkün olmadığına inandığımız için,  çevremizi saran tüm sorunlarla ilgili uzmanlar aracılığıyla özellikle gençlerin bilgilendirilmelerini sağlayacağız. Kadın istihdamını geliştirmek için tasarladığımız çalışmalar var. Bizim amacımız onlar adına bir şey yapmak değil, onlarla birlikte bir şey yapmak.” Gamze Akkuş İlgezdi 1 Sonra ben sordum o yanıtladı: Kadınların kaç çocuk doğuracağına, nasıl doğuracağına, eteğinin boyuna karışılmasına; gördükleri psikolojik ve fiziki şiddetin hatta ölümlerinin‘tahrik unsuru’ gerekçesiyle hafifletilmeye, kabul edilebilir kılınmaya çalışılmasına; siyasette kota tartışmalarına; taciz edilmelerine, iş yerlerinde mobinge maruz kalmalarına, çocuk gelinlere ne diyorsunuz? Bunlar kadın sorunu mu, erkek sorunu mu? Bunlar kadın sorunu olduğu kadar erkek sorunu da tabi… Bunlar bütün toplumun sorunu. Bu sorunlar toplumumuzun geleceğini şekillendirecek.  Ülkemizin nüfusunun yarısı kadın. Düşünün ki, bir halkın yarısı baskı altında, ekonomik olarak, kültürel olarak, sosyal olarak baskı altında tutuluyor. Bununla da kalmıyor kendisine çizilen sınırları biraz aşmaya çalışanlar her türlü yöntemle cezalandırılıyor. İş yerinde mobing, sokakta taciz, tecavüz, evde dayak kötek, hakaret. Aslında sorun gerçekten büyük. Bütün dünyada bu böyle ama Türkiye’de koşullar giderek ağırlaşıyor. Gelenek adı altında, namus adı altında, inanç dayatmasıyla kadınlar büyük bir baskı altına alınıyor. Kadın cinayetlerinin geldiği boyut neredeyse bir katliama dönüştü. Çocuk gelinler kabul edemediğimiz bir yara olarak her geçen gün artıyor. Unutmayalım ki, bu kadar ezilen, baskıya uğrayan kimliksizleştirilen kadınlar, bu toplumun çocuklarını yetiştiriyor. Kız çocuğunu da erkek çocuğunu da yetiştiriyor.  Eğer siz bugün bu ülkeyi dünya liginin ön sıralarına yerleştirme iddiasındaysanız, önce kadınların uğradığı her türlü baskının önünü alacaksınız. Kadının, ülkemizde yaşamdaki yeri nedir? Diğer ülkelerle karşılaştırdığınızda ortaya nasıl bir tablo çıkıyor? Siz zaten bir önceki sorunuzda bu tabloyu genel hatları ile çizdiniz. 2014 yılının 10 aylık döneminde erkeklerin öldürdüğü kadın sayısı 235. Nüfusun yüzde 50’si kadın ama Meclis’te temsil oranı yüzde 14.Avrupa’da temsil oranı minimum yüzde 35. Türkiye’de yerel yönetimlerde durum daha da vahim. Belediye başkanı sayısı yüzde 1. Henüz oyuncak tencere tava ile evcilik oynarken evlendirilen kız çocuklarımızın sayısı inanılmaz boyutlarda. Avrupa kıtasında Gürcistan’dan sonra ikinci sırada yer alıyoruz. Bu alanda istatistikler de güncel değil. 2011 yılı istatistiklerine baktığımızda, Kadın istihdam oranı yüzde  27. Tablo karanlık sizin anlayacağınız. Ve daha da karanlık bir noktaya doğru gidiyoruz. Bu sorunlar nasıl çözülür? SDV’nin ne gibi çalışmaları olacak? Başta da belirttiğim gibi öncelikle biz yalnız kadınlarla ilgili faaliyet gösteren bir vakıf değiliz. Çocuklar, gençler, erkekler de çalışma alanlarımızın içinde yer alıyor. Bu sorunu çözmek için sihirli bir formül yok açıkçası.  Durmaksızın çalışacağız. Sorun çözmek kadar, sorunu çözmek için verilen mücadelenin anlamlı olduğunu düşünüyorum. En önemlisi de çocuklarımızı, gelecek kuşakları daha bilgili, bilinçli yetiştirmenin önemli olduğuna inanıyorum.

Gamze Akkuş İlgezdi 2 Gamze Akkuş İlgezdi 4 Gamze Akkuş İlgezdi 6 Gamze Akkuş İlgezdi 3 Gamze Akkuş İlgezdi 5