Sosyal Dönüşüm Vakfı Sözcüsü Gamze Akkuş İlgezdi Kadın Dernekleri Federasyonu ile birlikte düzenlenen ve kadına şiddetin son bulması için çözüm önerilerinin tartışıldığı ‘Kadın Gözüyle’ adı altında gerçekleştirilen toplantı sonrası sorularımızı yanıtladı. İlgezdi, kadına şiddet konusunda mevcut yasaların gerektiği gibi uygulanmasının sorunun çözümüne büyük katkısı olacağını ifade etti.
Sosyal Dönüşüm Vakfı olarak ev sahipliğini yaptığınız toplantının içeriğini öğrenebilir miyiz?
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu'nun ev sahipliğini yapıyoruz. Onların aracılığıyla Türkiye’deki bütün kadın derneklerine çağrı yapıldı. Kadınların yasal ve toplumsal alanlardaki sıkıntılarını ve son süreci değerlendirmek adına düzenlenen toplantıda amaç çözüm arayışlarında bulunmak.
Türkiye’de son zamanlarda yaşanan cinayetler ve şiddet konusundaki görüşlerinizi alabilir miyiz?
Son olarak Özgecan’ın başına gelenler hepimizin yüreğini kanattı. Bugüne gelene kadar Serpil öğretmenler, Münevverler, Güldünyalar yaşadık biz. Artık bunun son olmasını istiyoruz. Bunun için bir yol çizmek gerçekten mücadelesini vermek istiyoruz. Kadına şiddetin en son noktası olan işkence ederek işlenen cinayetler o kadar kanıksandı ki, artık gazetelerde bir değil iki değil, çok sayıda haber olarak yer alıyor. Bu nedenle değişen toplum dokusu içinde var olan siyaset erklerin anlayışı boyutunda, artık gerçekten toplumda çok derin yaralara dönüşen sonuçlar doğuruyor. Biz bunun mücadelesini verip, bu anlayışı değiştirmek istiyoruz. Annesinin dizini görmekten tahrik olan, tecavüzcüsünün çocuğunu doğurmasını empoze eden ya da fıtratta kadın-erkek eşitliği yok diyen anlayışın ülkeyi ne noktaya getirdiği görüyoruz. Biz kadınlar bunların hiçbirini kabul etmiyoruz. Mücadele bayrağını daha da yükselterek her zamankinden daha fazla dört elle sarılarak bir yola girmiş durumdayız. Süreci birlikte yaşayıp göreceğiz.
Bir konuşmacı ‘İktidar andropoza girmiş bir erkek gibi. Bundan kurtulunması gerek’ dedi. Bunun için neler yapılması gerekiyor?
Her zamankinden çok birlik olmamız lazım. Kadın birliği deniyor ama toplum olarak birlik olmamız gerek. Çünkü bu kadınlar o erkekleri de doğurup büyütenler. Sonuç itibariyle toplumu kadın-erkek diye ayrıştırmak böl-parçala yönet zihniyetine denk düşen bir zihniyettir. Ben erkeklerin de duyarlı olması ve meseleyi sahiplenmeleri gerektiğini düşünüyorum. Bunun için kadına şiddetle ilgili vakıf olarak da çalışmalar yürütüyoruz. Tüm toplumu bu konuyla ilgili bir arada olup mücadele vermeye davet ediyorum. Gerek yasal hakların alınması gerekse var olan yasaların uygulanması gerekiyor.
Şimdi bir idam tartışması gündemde. Kısasa kısas zihniyeti bizlerin zihniyeti değil. Biz zaten var olan yasalar uygulandığında; cezai indirimler yapılmadığında; hafifletici sebepler aranmadığında; Koruma Kanunu doğru uygulandığında; bir Kadın Bakanlığı tekrar şekillenip reel olarak var olduğunda, sorunun çözümünün çok önemli bir parçası olacağına inanıyoruz. Ama bugün var olan yasalar uygulanmıyor.
Toplantıda, ‘Kadınlar eskiden 2. sınıf vatandaştı, şimdi 5. sınıfa vatandaş konumundalar’ denildi. Bugün de bir ‘Kadınlar emanettir’ tartışması sürüyor. Kadınlar bir gün eşit de olabilecekler mi?
Bunun mücadelesi zor ve yorucu bir süreç gerektiriyor ama eşit olabileceğiz. Çünkü erkekler kadar aklımız, bilgimiz, zekâmız ve yeteneğimiz var. Gerçekten eşlerimizi, kardeşlerimizi, erkek yöneticileri yanımıza almamız gerekiyor. Biz ayrıştırılmak değil eşit olmak istiyoruz. Bu mücadelede daha samimi, daha radikal ve sahiplenici olunduğunda başarıya ulaşılacağına inanıyorum. Umutsuz değilim.
