Yenisahra’da açılan BT Müzik ve Sahne Sanatları Okulu ilerleyen günlerde hizmet vermeye başlayacak. Levent ve Kemerburgaz’dan sonra 3. şubesini Ataşehir’de açan ve 17 yıllık bir tecrübeye sahip okul, alanında dünyaca kabul gören bir sertifika vererek de öğrencilerine dünyanın kapılarını aralıyor. Piyano, keman, flüt gibi müzik enstrümanlarının yanında dans ve müzikal tiyatro gibi eğitimlerin de verildiği BT Müzik ve Sahne Sanatları Okulu’nun kurucusu Dr. Benal Tanrısever Şimşek ile görüşerek, okul hakkında bilgi aldık. Kendisi de piyanist ve solist olan Dr. Benal Tanrısever Şimşek, müzikle uğraşanların daha analitik düşünebildiklerini ve akademik yaşamlarında daha fazla başarı elde ettiklerini ifade ederek; müziğin, bir problemle karşılaşıldığında vazgeçmemeyi, üstüne gidip çare üretmeyi öğreten bir uğraş olduğunu belirtti.
Ataşehir’e hoş geldiniz… İlk olarak sizi tanıyabilir miyiz?
Müzisyen dediğimiz zaman eğitimi çok küçük yaşlarda başlıyor. Ben de yaşımdaydım müzikle tanıştığımda… Bale öğretmenim müziğe başlamamı önermiş. Müziğe çok uyum sağladığımı, doğru zamanda hareketleri gerçekleştirdiğimi görünce ailem bilgi vererek, mutlaka bir müzik eğitimi almamı önermiş. Dolayısıyla, müziğe başlangıç adımım Biraz tesadüfî. Müzik ve dansı uzun seneler götürdükten sonra, 16 yaşıma geldiğimde müziğin hayatımda daha önemli olduğunu fark ettim. Lise yaşamımla birlikte müzikteki eğitimim ve gelişimim yurtdışında gerçekleşti. Uzun seneler Amerika başta olmak üzere yurtdışında yaşadım. Newyork Juilliard Müzik Okulu’nda eğitim aldım, burslu okuma fırsatını elde ettim. Mezun olduktan sonra bütün dünyada konser piyanisti ve solist olarak müzik yaşamım devam etti.
Fakat benim kişisel ilgi alanım bu işi çocuklara öğretmekti. Müziği bir yabancı dil gibi düşünebiliriz. Yabancı dili çok küçük yaşta, etrafımızdan duyarak, tekrar ederek öğrenirsiniz. Müzik de aslında böyle bir şey… 20 yıl aradan sonra, hem müzisyen hem de eğitimci olarak bütün birikimimi Türkiye’ye dönerek ülkemin çocukları için değerlendirmek istedim ve Türkiye’ye dönüş yaptım. 17 sene önce de BT Müzikevi adıyla çocuklarla çalışmaya başladım. O zaman çalışmaya başladığımız çocuklar üniversiteye gidiyorlar. Biz müziği hayatlarında, spor gibi kendilerini geliştirebilecekleri bir donanım haline getirmeye çalışıyoruz.
Bütün dünya artık fark yaratacak insanları bekliyor. Bilgi, akademik yaşam çok önemli ama bilgiyle ne yapacağınızı bilmek hepsinden daha çok önem kazandı günümüz dünyasında… Yani fark yaratabilmeyi, o bilgiyle ne yapabileceğinizi bilmek, o bilgiyi başka bir noktaya taşıyabilmek… Müzik aslında bunun için çok önemli. Çünkü bize yaşam becerilerini öğreten bir uğraş. Detaylı görmemizi, detayları birleştirip yorum yapmamızı sağlıyor. Hızlı düşünebilme, düşüncelerimizi organize edebilmemizi öğretiyor. Çünkü bir yandan çalarken, bir yandan notaya bakarken pek çok şeyi aynı anda yapmanızı gerekiyor. Hem göreceksiniz, analiz edeceksiniz, hem organize edeceksiniz. Dolayısıyla genelde müzikle uğraşan kişiler hızlı okur, hızlı düşünür.
17 yıldır kurumsal bir çatı altında eğitim çalışmalarınıza devam ediyorsunuz. Yeni şubenizi Ataşehir’de açıyorsunuz. Ataşehir’i seçmenizin nedeni nedir? Ataşehirli çocuklar için neler yapmayı düşünüyorsunuz?
Biz müziği sadece enstrüman eğitimi olarak görmüyoruz. Bilgiyi öğrenmek, kullanmak, hayatta farklı becerileri de öğrenmenin bir tabanı olarak görüyoruz. Müzikle uğraşmak, müzisyen olmak demek aslına çok geniş bir kavram... Biz öğrendiğimiz bir beceri ve donanımla bizim kadar şanslı olmayan insanların hayatlarına da dokunabilmek istiyoruz. Kurum olarak sosyal sorumluluk projeleri içinde olma bilincindeyiz. Bizim için görev değil, doğal bir uğraş. Tohum Otizm Vakfı ile uzun süren bir projemiz oldu. İki sene boyunca otistik çocukların müzikle becerilerini ne kadar geliştirebileceklerini gördük. İnanılmaz noktalara geldik. Türkiye Eğitim Derneği ile de pek çok projeye imza attık. Geçtiğimiz sene Türkiye Görme Özürlüler Derneği’nin nota kütüphanesi oluşturması için çalıştık. Çünkü Türkiye’de çok sayıda görme engelli konservatuar ve güzel sanatlar lisesi öğrencisi var. Ama notaları yoktu. Dolayısıyla her bulunduğumuz bölgede bulunan halk ile çalışmak bizim için çok keyifli bir uğraş. Uzun senelerdir Avrupa yakasında Etiler ve Kemerburgaz’da faaliyet halindeydik. Artık, Ataşehir isminden de çok güzel yansıma yaptığı gibi çok büyük ve gerçekten olmak istediğimiz bir bölge… Bu bölgede de kendi deneyimlerimizi paylaşmak istiyoruz. Hem bölgedeki çocuklarla hem de burada yaşayan insanlarla neler yapabileceğimizi görmemiz gerektiğini fark ettik, burada da olmamız gerektiğine karar verdik.
Merkezinizde, müziğin dışında hangi eğitimler verilecek?
Müzik eğitimlerin bir bölümü… Biz eğitime çok küçük yaşta başlıyoruz. 1,5 yaşındaki çocuk bizim için bir öğrenci… 1,5 yaşta ne yapabiliriz derseniz, aslında çok şey yapabiliriz. Çocukların müzikle ilişkileri anne karnında başlıyor. Annenin nefes alması, yürümesi, hıçkırması onun için bir ritim duygusu… Enstrüman öncesi dediğimiz bir programımız var. 2 yaş, 3 yaş, 4 yaş itibariyle enstrüman programlarına başlayabiliyoruz. Şimdiki çocukların hepsi şarkı söylemeyi ve dans etmeyi çok seviyor. Hem dansı hem müziği birleştiren bizim müzikal dediğimiz bir departmanımız var. Ayrıca bir dans bölümümüz var. Madonna, Lady Gaga gibi isimlerin hayranlıkla izlenen sahne danslarını da uyguluyoruz.
Öğrencilerinizi hangi değerlere göre belirliyorsunuz?
Bizim kurum olarak en büyük özelliğimiz; biz yetenekli öğrenci aramıyoruz. Çünkü bir beceri olarak bunu herkesin öğreneceğinin ötesinde biliyoruz. Kurumumuzdaki öğrencilerin yüzde kaçı yetenekli deseydiniz, belki yüzde biri derdim. Ama yüzde kaç müziği, dansı, tiyatroyu çok seviyor ve bunu üst düzeyde yapıyor derseniz, yüzde yüzü derdim. Herkes öğrenebilir, hayatının bir parçası haline getirebilir ve üst düzeyde yapabilir. Ama biz hiç kimseyi yetenekli yapamayız.
Kurumunuz hangi sertifikaları veriyor?
Biz uluslar arası sertifika veren bir kurumuz. Bununla İngiltere’deki London College Music ile işbirliği içindeyiz. Onların Türkiye’deki temsilci kurumuyuz. Sekiz aşamalı bir sertifika sistemi uyguluyoruz. Bu sertifikayı alan bir öğrenci bütün dünyada müzik lisesi mezunu sayılıyor. Bu da özellikle yurtdışı üniversite başvurularında çok büyük imkânlar sağlıyor. En azında tercih edilme nedeni oluyor. Hatta bununla yurtdışında burs alarak okuyan öğrencilerimiz de oldu.
Müziğin çocukların yaşamlarına kattıkları üzerine neler söylemek istersiniz?
Bütün bilim adamları son 10-15 senedir müziğin beyne ne etkiler yaptığı üzerine araştırmalar yapıyor. Bilim adamları diyor ki, müzikle uğraşanlar kısa bir dönem de olsa çok daha analitik düşünebiliyorlar. Akademik yaşamlarında daha büyük başarı elde ediyorlar. İş hayatlarında çözüm odaklı olabiliyorlar. Çünkü müzik her zaman bunları öğreten bir uğraş. Bir problemle karşılaştığınız zaman nasıl çözeceğinizi, vazgeçmemeyi, kaçmamayı, üstüne gidip çare üretmeyi öğreniyorsunuz. Dolayısıyla müzik öğrenimi hem okul yaşamında hem kişisel yaşamda kesinlikle çok büyük katma değeri olan bir uğraş…
Müzik yapmak isteyen ama şartları uygun olmayanlar neler yapmalı?
Maddi olanağı uygun olan veya olmayan çocukların hayatlarına katacağı her şeyi anne baba belirliyor. Çocuklarımızı için kararları bizi veriyoruz. Daha önce “Öğrencileri nasıl değerlendiriyorsunuz?” şeklinde bir soru sorumuştunuz, aslında biz velileri, velinin bakış açısını değerlendiriyoruz. Bunu bir eğitim olarak görüyor mu, yoksa sadece çocuğunun hayatına katacağı bir aktivite mi? Biz bir aktivite merkezi değiliz. Biz müzik kanalıyla eğitim veren bir kurumuz. Anne baba bunu çocuğu için önemsiyor, hayatında olmasını istiyorsa maddi imkânı olsun veya olmasın biz onun öğrencimiz olmasını istiyoruz. Çocuğu için bu hedefi çok iyi anlamış, maddi olanağı olmayan çok öğrencimiz var. Yeter ki çocuğu için bunu önemsesin ve hayatında değerli bulsun.
Merkezinizde klasik müzik daha mı çok öne çıkıyor?
Klasik müzik işin temeli olduğu için… Öğrenmenin temeli klasik müzikten geçiyor. Biz her türlü müziğe açığız. O temeli oluşturduktan sonra öğrenciler kendi tercihlerini yapsınlar. Kendi istediği şeyleri de çalsınlar…

Kurumsal, büyük şirketlerle de çalışmalar yapıyor musunuz?
Ses terapisi dersleri yapıyoruz. Sesinizi, günde 2 saatten fazla konuşmak için kullanıyorsanız yardıma ihtiyacınız var demektir. Çünkü insanlar genelde seslerini bilinçli kullanmıyorlar. Doğru yürümeyip, gün sonunda bacağınızın ağrıması gibi… Ses kısıklığı, ses tellerinde zorlama sesi doğru kullanmayı bilmemekten ileri gelir. Sesinizi korumayı öğreniyorsunuz. Ses telleri çok hassa bir organımız. Bağırarak konuştuğumuz zaman çok kolay hasar verebiliyoruz.
Eğitim kadronuzdan da söz eder misiniz?
Eğitim kadromuz çok farklı deneyim ve kurumlardan gelen hocalarımızdan oluşuyor. Konservatuarlardan, eğitim fakültelerinden, üniversitelerden… Fakat kurum olarak her öğretmenimize kurumumuzun eğitim felsefesi ve tüm metodolojiler çerçevesinde en az 150 saat eğitim veriyoruz. Hoca eğitimi bizim en önem verdiğimiz noktalardan birisi. Hocasına eğitim vermeyen bir kurum en iyi eğitim yaklaşımları da olsa masada kalır.
Ataşehirlilerden beklentiniz nedir?
Bizi kucaklasınlar. Çocuklar için müzik eğitimini önemsesinler. Onların ileride mutlu bireyler, başarılı-duyarlı, hem kendisine hem de yaşadığı topluma yarar sağlayacak insanlar olması için müzik, sahne sanatları çok önemli katma değerler. Ne kadar küçük yaşta hayatlarına girerse o kadar alışkanlık ve yaşam tarzına dönüşüyor. Evet, hepimiz çocuklarımız okulda çok başarılı olsunlar istiyoruz ama hayat uzun bir yol. Hayatın içinde müzik, spor gibi değerler olmazsa sadece bir iş ve okul başarısı bugünkü dünya için yeterli değil. Keyifli de değil…