cemevi1
   Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) dayanarak, cemevi yaptırmak üzere dernek kurulabileceğine karar vermesinin ardından Yargıtay 3. Hukuk Dairesi de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararına dayanarak, “Cemevi ibadethanedir. Aydınlatma giderleri ödenmelidir” kararı verdi. Bu karar üzerine cemevleri, cami, sinagog, havra gibi “ibadethane” statüsüne girdi. Artık cemevlerinin aydınlatma giderleri Diyanet bütçesinden ödenecek; belediyeler cemeveleri için arsa tahsisi yapabilecek. Cem Vakfı avukatı Erhan Aslaner, “Gecikmiş ama güzel bir karar” yorumunu yaparak, kararı şöyle değerlendirdi. “Yargıtay AİHM kararlarına uygun olarak görüş değiştirdi ve cemevlerini artık ibadethane olarak kabul etti. Bu kararın tarihi özelliği şudur. Türk yargısı, ‘bir yerin ibadet yeri olduğuna o inanç mensupları karar verebilir, resmi otorite veremez’ dedi. Bu, bütün hak ve özgürlüklerin önünü açan da bir karardır. Cemevleri ibadethane statüsü aldığı için Diyanet bütçesinden elektrik paraları ödenecek. Belediyeler yer tahsisi yapabilecek. Su ve diğer yardımların önünde de engel kalmadı.” Dört sayfalık Yargıtay kararında, AİHM’in cemevelerini ibadethane sayan kararına ve Anayasa’nın uluslararası anlaşmaların iç hukuk normu sayıldığına ilişkin düzenlemesi ile eşitlik ve din ve vicdan özgürlüğüne ilişkin maddelerine atıf yapıldı. Kararda özetle şöyle denildi: “Cemevi, Alevi-îslam inanışına sahip yurttaşlarımızın öteden beri cem ibadetini yaptıkları mekanın adıdır. Cem kelimesi, Arapça’da ‘toplanma’ anlamına gelmekte ve dini, törensel ve ritüel uygulamalarının tümünü kapsamaktadır. Tüm Alevi toplumunca kabul gören cemevleri, Alevi-İslam inancına sahip yurttaşların ibadet mekanıdır. Bu ibadet şekli Anadolu’da yüzyıllardan beri böyle süre gelmiştir. Öncelikle, bir mekanın ibadet yeri sayılıp sayılmamasının münhasıran o inanca tabi insanların taktirinde bulunmalıdır. Alevi inancına mensup insanlarının inanç ve ibadet merkezlerinin cemevleri olduğu, Alevilerle birlikte tüm toplum kesimleri tarafından kabul edilmiş bir olgu ve gerçekliktir. Cemevlerinin bir ibadet merkezi olduğu, Anadolu Alevilerinin gelenek ve kültürlerini yaşatmak üzere kurulduğu tartışma konusu olmaktan uzaktır. Alevilik, Orta Asya’da ortaya çıkmış ancak büyük ölçüde Anadolu’da gelişmiştir. İki önemli tasavvufçu olan Hoca Ahmet Yesevi ve Hacı Bektaşi Veli bu dini hareketin ortaya çıkmasında oldukça etkili olmuş, kaynağını Türk toplumu ve tarihinden almıştır.”