Her insanın düşüncesine, mizacına ve inanç yapısına göre fazilet terazisi farklıdır. Ancak aslolan fazilet terazisinin ilahi emirler olduğudur. Yani faziletli veya en faziletli olmanın ölçüsü Allah’u Teâla’dır. Dinimizde en faziletli amel, en faziletli mekân, en faziletli zaman, en faziletli ibadet, en faziletli insan, en faziletli mümin… kavramları vardır. Yani en faziletli kavram inanç metinlerimizde çok geniş olarak ifade buyurulmuştur. Fazilet ise olumlu bir sıfat olduğundan, herkes kendisini faziletli ve hatta bazıları en faziletli olarak görürler. Oysa fazilet kazanılması ve elde edilmesi kolay olmayan bir haslettir. En faziletli insan; takva, ihlas içerikli ilahi değerlere ve Allah’ın kullarına aşk/samimiyet ile hizmet etmek ve faydalı olmaktır.
Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve alihi vesellem): “İki güzel sıfat vardır ki onların üstünde güzellik yoktur; Allah’a iman ve Allah’ın kullarına faydalı olmak. İki kötü sıfat vardır ki onların üstünde şer yoktur; Allah’a şirk koşmak ve Allah’ın kullarına zararlı olmak." (Bihar-ül Envar, c.74, s.137)
Din önderlerimiz, bizlerden yaşadığımız toplumda en faziletli veya faziletli insan olmamızı istemektedirler. Zira dini metinlerimiz “takva, ihlas, şefkat, sevgi, necabet, nezahet, nezafet, nefaset, nezaket, maharet, metanet, asalet, cesaret, mertlik, ahiret, samimiyet, onur, erdem izzet, şeref, ilim” gibi, tümü “fazilet”i oluşturan kavramları içselleyip hayatın “olmazsa olmaz”ı yapmıştır.
Dini metinlerimiz “fazilet”in insanı “adam” yaptığının gerçeğini bildiğinden dolayı bu kavrama fazlasıyla yoğunlaşmıştır. Ancak üzülerek arz edecek olursak; faziletin yerini her çeşit “alçaklık, namertlik, kalleşlik, rezalet” aldı. Adeta değersizleştik! Düne kadar övdüklerimizden ve hatta öve öve bitiremediklerimizden bugün adeta yezitlermiş gibi nefret etmeye başladık. Aslında bazılarının gözünde yezitlermiş gibi nefret edilenler dün durdukları yerde ve tarafta durmaktadırlar ve onlarda değişen bir şey yoktur. Asıl sıkıntı faziletli gibi görüntü verip de aslında faziletli olmayanlardır. Böylelerinin faziletli olmayışları zamana göre anlaşılır. Kimileri çok kısa bir zaman içinde bir iki hadisede, kimileri ise uzun yıllar sonra faziletli olmadıkları anlaşılır. “Böyleleri değersizleştikçe, başkalarına değer vermez olurlar.”
“Faziletli, erdemli, onurlu, mert, yiğit, mümin, muttaki, muhlis… insanı” tanımanın yolları nelerdir? Toplum içerisinde dürüstlüğü, uzlaştırıcılığı, takvası ile tanınan; eline, diline, beline sahip çıkabilen… Her konumda ve her manada güvenilir olan, insanların sırrını ifşa etmeyen, insanların ailevi veya ferdi ayıpları ile uğraşmayan, insanlarda ayıp varmışçasına “oku atıp yayını saklayarak” temiz insanlar hakkında suizanlar yapılmasına sebep olmayan, kıskanç ve kinci olmayan, yalana, hileye sarılmayan, akrabaları ile sıla-i rahimi olan ve akrabaları tarafından sevilen, minnet edici olmayan, hak ve hukuka riayet eden, gıybetçi bir kimyaya sahip olmayan, tebessümü olan, sabır ehli olan, kötülerden uzak olan, kendisine kötülük yapılsa bile kötülük etmeyen, mütevazi olan, alimler ile dost olan ve alimler meclisini bir ganimet bilen, her yaptığında Allah rızasını murat eden…
Selam ve Dua ile…
MEHDİ AKSU (ATAŞEHİR'DE GÜNDEM SAYI: 82)