müftü 1
Ramazan ayına günler kala Ataşehir Müftüsü Muharrem Bilgiç ile Ramazan ayının önemi ve müftülük olarak Ataşehir’de Ramazan ayı içi yapılan hazırlıkları konuştuk. Muharrem Bilgiç, “Mimar Sinan Camii, Ramazan boyunca sabaha kadar açık kalacak. Ramazan boyunca Darülaceze, sığınma evleri, çocuk yuvalarına ziyaret yapacağız. İmamlarımız, kuran kursu hocalarımız ve çalışanlarına iftar vereceğiz. Ayrıca şehit ailelerinin de katılacağı bir iftar vermeyi planlıyoruz” dedi.   Ramazan ayının önemi hakkında neler söylemek istersiniz? İslamın beş temel esası vardır:  Kelime-i Şahadet getirmek, namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek ve hacca gitmek… Hac ve zekât vermek zengin Müslümanlara farz, fakirlere değil. Oruç tutmak ve namaz kılmak bütün Müslümanlara farz. Ramazan orucu yılda 30 gündür. Orucun da farzlar var: Buluğ çağına ermiş olmak, akıl sağlığı yerinde olmak ve sağlıklı olmak… Hamile kadılar, doğumları çok yaklaşmışsa, anne ve çocuğumuz oruçtan dolayı zarar görecekse tutmayacak daha sonra kaza edecek. Oruç tutanların mukim olması da gerekiyor. Yani seferi olmayacak. Mazeretlerimiz bittikten sonra mutlaka yerine oruç tutmak gerekiyor. Hasta ve yaşlılarımız oruç tutamayacaksa fıtır sadakası verecek. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın açıkladığı fıtır sadakası bedeli bu yıl günlük 10 TL… Ramazan ayı, Kur’an, rahmet, mağfiret ve paylaşma ayı… Diyanet İşleri Başkanlığı, bu yıl Ramazan’ın sloganını “Hiç kimse kimsesiz kalmasın. Bu Ramazan ve her zaman” şeklinde belirledi. Zengin ve fakir çok yalnız insanımız var. Her şeyi var ama kimsesi yok, yalnız. Kur’anımız bu ay içinde indiği için bu ayda her camimizde mukabelelerimiz var. Kiminde iki, üç hatim okuduğumuz camilerimiz var. Ataşehir Müftülüğü olarak Ramazan dolayısıyla ne gibi hazırlıklar yapıyorsunuz? Ramazan hazırlıklarımıza bugünden başladık. Camilerimizde Ramazan dolayısıyla temizlik ve bakım çalışmaları yapıyoruz. Kandil ve mahyalar ile ses sistemleri elden geçirildi. Her camimizde yatsı namazı öncesi sohbetimiz olacak. Birlik, beraberlik, ibadetlerin hikmeti, komşuluk hakkı, anne baba hakkı ve günlük ihtiyaca göre belirlenecek konularda sohbetler yapılacak. Bütün camilerimizde bayanların teravih namazına katılabileceği yerleri hazırladık. Cemaatin, Teravih namazlarına gelen çocukların davranışlarından rahatsız olduğunu görüyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığımız çocuklarımızın camiye gelmesini istiyor ve cemaatimizden de hoşgörü bekliyor. Sabah ezanlarını imsak vaktiyle okuyacağız. Şehitler Camii’nde hatimle teravih namazı kılacağız. Ramazan’ın son 10 gününde itikâfa (Ramazan ayına ait bir ibadet) girmek isteyen cemaatimiz bize müracaat edebilir. İtikâfa girmek isteyen vatandaşlarımız için de camilerimizi hazırladık. İtikâfa girenler, 10 gün boyunca zaruri ihtiyaçları dışında camiden çıkmıyor. Abdest almaya, lavaboya çıkacak. Yemeği oraya getiriliyor. Namazını kılacak, ibadetini yapacak. 10 gün dünya ile irtibatını kesecek. Camiinin belirli bölümleri de uyumak için kullanılabilecek. Ramazan boyunca, vatandaşlarımızın yardımıyla iftar veriyoruz. Mimar Sinan Camii’nde Ramazan boyunca iftar vereceğiz. Mimar Sinan Camii, Ramazan boyunca sabaha kadar açık kalacak. Ramazan boyunca Müftülük olarak Darülaceze, sığınma evleri, çocuk yuvalarına ziyaret yapacağız. Müftülük olarak da imamlarımız, kuran kursu hocalarımız ve çalışanlarına iftar vereceğiz. Ayrıca şehit ailelerinin de katılacağı bir iftar vermeyi planlıyoruz. 27 Haziran Cuma akşamı ilk teravih namazı kılarak Ramazan’a başlayacağız. İlk orucu da ertesi gün (Cumartesi) tutacağız. Orucu sadece imsak vakti ile iftar vakti arasında bir şey yememek olarak algılamanın yanlış olduğu düşüncesindeyiz. Siz oruç tutacaklara ne öneriyorsunuz? Peygamber Efendimiz bir hadisinde “Öyle oruçlular var ki, tuttukları oruç sadece açlıktan ibarettir” diyor. Oruç kalkandır. Oruç bizi her türlü kötülükten koruyacağına göre sadece ağzımızla değil bütün azalarımızla oruç tutmalıyız. Kötülük, fitne, fesat, huzur bozmak değil hep iyilik düşünecek. Kalp iyilik düşünürse, bütün azalarımız da iyilik düşünecek. Onun için Peygamber Efendimiz, bütün azalarımızla oruç tutmamızı, zaten öyle yapmazsak da sadece aç kaldığımızı ifade ediyor. Bir hadisi şerifte “İhlâssız yapılan ibadetler yarın huzura getirilecek” diyor. Sözünü ettiğiniz olumlu düşünceleri neden yaşamımızın her anında uygulayamıyoruz? Oruç bir ay, ama namaz günde beş kere… Cenabı Hak, namazın hikmeti için, “Namazı dosdoğru kıl. O seni her türlü kötülükten uzaklaştırır” diyor. Eğer namazımızı kılıp da hala gıybet, dedikodu yapıyorsak namazımızda bir eksiklik var demektir. İslam; güzellik, yumuşaklık, teslimiyet kökünden geliyor. Her yönüyle birbirimize davranışlarımızı kontrollü olsun diye Cenabı Hak ibadetleri bize farz kılmış. Yoksa eziyet olsun diye değil. Yılda bir aya Ramazan, günde beş kez namazımız, haftalık bayramlarımız cumalarda kalabalıkların bir araya gelip hoşgörüyle davranması içindir. Halkımız, müftülüğü hangi durumlarda aramalı? Müftülüğümüzün ilk görevi Ataşehir’deki dini ihtiyaçlara cevap vermektir. Camilerimiz, ezanımızı düzenlemek, kurslar açmak, dini konulardaki sorulara cevap vermek… Din görevlisinin giremeyeceği, insanlarla beraber olamayacağı hiçbir mekân yok. Hastamız oluyor, din görevlisine ihtiyaç oluyor. Ailevi problemler oluyor. Bunun için de vatandaşımız bize müracaat ediyor. Sudan sebeplerle ailenin yıkılmaması için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Aile İrşat Bürolarımız var. Bayan vaizlerimiz, sığınma evlerine, çocuk yuvalarına, sevgi evlerine, otistik merkezlerimize gidiyor. Yardım yapabileceğimiz her konuda vatandaşımızın hizmetine koşmaya çalışıyoruz. Oruç tutmayanlara basından takip ettiğimize göre karşı zaman zaman sözlü ve fiziki saldırılar oluyor. Bu konuda bir şeyler söylemek ister misiniz? Kesinlikle dinimizin böyle bir tavrı yok. Cenabı Hak “Herkes kendinden mesul” diyor. Ama bir de edep ve adap var. Geçmişten birçok kıssa anlatılır. Bizim dinimizin hükümleriyle amel etmeyen bir insan Ramazan ayı gelince çoluk çocuğuna tembih ediyormuş: “Sakın ola dışarıda bir şey yemeyin. Çünkü Müslümanlar oruçlu. Özenebilir. ”  Dünya ekonomik ve teknolojik açıdan epey ileride ama cehaleti birazcık gerilerde. Teknoloji ile ilim-bilim çağına uygun davranışlar sergileyemiyoruz. Herkesin kendine göre bir hürriyeti olmuş. Hâlbuki bu değil. Hürriyet, kimseyi rahatsız etmemek, kendi işini görmek ama bir başkasının sınırına da girmemektir. Geçmişte ülkemizde şahit olunan olaylardır. Dinimiz böyle şeyi kesinlikle tasvip etmiyor. Tutan tutar, tutmayan tutmaz. Herkes kendinden sorumlu. Öyle olunca bunlar, “Ben oruç tutuyorum, sen de tut” anlamında baskı kurmak isteyenler tarafından hoş görülmez. Öbür vatandaşlarımız da keşke biraz daha gizliliğe riayet etse… Tutanların müdahalesi kesinlikle dinimizin emri değildir. Kesinlikle yasaktır. Orada göstereceği hoşgörüden dolayı daha çok mükâfatlandırılacaktır. Şiddet İslam dininin hiçbir yerinde yoktur. Dünyada bütün savaşların İslam coğrafyasında olduğunu görüyoruz… Herkes üzülüyor. Biz de üzülüyoruz. Niye İslam coğrafyasında oluyor? İslam’ın ilk emri “ikra”dır. Yani “oku”dur. Cehalet olan yerde her şey biter. Her kötülük meydana gelir. İslam dininin mensuplarının cehaletini görüyorsunuz. İlmini, icadını, kültürel yapılarını görüyoruz. Her şeye cahil insan meyyaldir. İslam’ın gerçekte böyle bir taraftarı yok. İslam’ın böyle bir emri de yok; atan Allahuekber diyor, şehir olan Allahuekber diyor. Böyle bir uygulama kesinlikle yok. Hac mevsiminde Arafat’a çıkarken bir tek otun bile koparılmasına müsaade etmiyor. Orası zaten çöl, herkes birer tane ot koparırsa, çölün de çölü olur. Cenabı Hak, Kur’anı Kerim’de haksız yere bir cana kıymanın, bütün insanları öldürmüş gibi ağır bir suç olduğunu ifade eder. Ama cehalet bizi buralara götürüyor. Gerçekten şu anda yaşama yönüyle hiç bir İslam ülkesi Allah’ın emrettiği Kur’an’In hükümleriyle amel etmiyor. Herkes nefsiyle amel ediyor. Nefiste şeytan, gurur vardır. Onun için sıkıntılarımız öyle. Allah’ın Resulü, “Elinden ve dilinden hiç kimsenin zara görmediği insandır” diyor Müslümanı tarif ederken. Keşke bu tarifi herkes sinesinde, kulağında, beyninde, gönlünde taşıyabilse…

müftü müftü 1