Tezhip ve minyatür sanatçısı Leyla Tepecik'le kendisi ve ögrencileri tarafından hazırlanan "Fırçadan Uçuşan Renkler" Tezhip ve Minyatür Sergisi üzerine konuştuk. Amacının minyatür sanatını asimile ve deforme etmeden yeni nesile aktarmak olduğunu söyleyen Tepecik, " Buradaki bölgesel halka da bu sanatı tanıtmak istiyorum." dedi.
Tezhip ve minyatür sanatçısı Leyla Tepecik ile öğrencilerinin hazırladığı Neşet Ertaş Kültürevi'nde 29 Kasım'a kadar açık olacak Fırçadan Uçuşan Renkler" Tezhip ve Minyatür Sergisi'ni hazırlayan Leyla Tepecik ile sanata dair konuştuk. Sergide Tepecik ve öğrencileriyle birlikte sekiz sanatçı tarafından oluşturulmuş otuz dokuz eser bulunuyor.
Amacının minyatür sanatını, Ataşehir Belediyesi sınırları içerisinde yaşayan insanlara tanıtmak olduğunu söyleyen Tepecik, "Bu sanattan bir kesimin haberdar, ancak birçoğunun olmadığının farkındayım." dedi.
Tepecik, minyatürün yadigar bir süsleme sanatı olduğunu belirterek, "Coşkuyla insanların içinden akan duyguları kağıda yansıtmış sanatçılar. Şimdi de bu çağdaş dönemde daha farklı şeyler; klasikte zaten bu işe ömürlerini vermiş çok değerli sanatçılar, ustalar var. Klasiği öğrenmek zorunda herkes, yerine yenisini, modernizasyonunu yapabilmek için. Klasik öğrenmeden kesinlikle siz kendinize özgün tasarımları yapamazsınız." ifadelerini kullandı.
"ATAŞEHİR HALKINA BU SANATI TANITMAK İSTİYORUM"
Kendisinin klasiği öğrenmesinin Semih İrteş, Cahide Keskiner gibi ustalarından aldığı eğitim sayesinde olduğunu dile getiren Tepecik, "Ustalar bize çok şey kattılar. Benim amacım onların bize aktardığı bu sanatı, asimile ve deforme etmeden yeni nesile aktarmak. Ama yeni nesile aktarırken de bu çağı yansıtması gerektiğini düşünüyorum. O yüzden de buradaki bölgesel halka da bu sanatı tanıtmak istiyorum." şeklinde konuştu.
"İÇİNE GİRDİKÇE DERYA DENİZ OLDUĞUNU GÖRÜYORSUNUZ"
Geleneksel süsleme sanatlarının iki boyutlu gibi görünse de çok soyut bir anlatımı olduğunu söyleyen sanatçı; "İçine girdikçe derya deniz olduğunu görüyorsunuz. Kullandığımız şeyler çok değerli ürünler; içerisinde altın varak var, insanların göz nuru el emeği var. Sonuçta herkesin bu el emeği ve göz nurunu buraya dökerek buradaki sergiyi oluşturduk." ifadelerini kaydetti.
"AMACIM ' BU DA BİZİM HOCAMIZDI' DEDİRTEBİLMEK"
Öğretmenliğe başladığı, 13-14 seneden beri yaptığı birikimlerin sonucunda çok güzel öğrenciler çıkardığını vurgulayan sanatçı Tepecik; "Bu benim için çok değerli ve gurur verici. Çünkü amacım hep benden sonraki nesillere 'Bu da bizim hocamızdı' dedirtebilmek ve onlara el vermek. Yanımda gençler de var. Gençlere el vermemiz ve önlerini açmamız gerekiyor ki bizden sonra devam edebilsinler. Hep kendimizde saklı tutarsak bu işi bir süre sonra biter ve orada kalır." dedi.
"ÇIRAK USTAYI GEÇMELİ Kİ BU SANAT DEVAM ETSİN"
Çok mutlu ve gururlu olduğunu dile getiren Tepecik, "Elleri çok iyi olan arkadaşlarım var. Gurur duyuyorum onlarla. Geçen gün bir yazı okudum:' Çırak ustayı geçerse sanat, geçmezse sanat ölür, çorak hatalı geçerse çırak ölür.'. Çırak ustayı geçmeli ki bu sanat devam etsin." dedi.
Eserlerin hepsinin ilk defa sergilendiği Neşet Ertaş'ta sanatçının daha önce bir sergisi daha yapılmıştı. Kültürevi'ni beğendiğini dile getiren Tepecik, "İçerenköy halkına çok güzel bir dönüşüm sağladı kültürel bazda. 30 yıldır burada yaşıyorum, kalitesi arttı İçerenköy'ün. Kurulduğu günden bugüne müthiş bir dönüşüm sağladı. Buranın açlığı vardı çünkü bu konuda. Keşke daha çok yerde olsa bu tarz yerler de bu açlık giderilse." sözlerini kaydetti.
"BU SANAT BİR AŞK"
Serginin çok emekli ve zahmetli bir şekilde ortaya çıktığını, kadınların bu işe çok büyük zaman ve emek harcadıklarını belirten sanatçı, "Hepsi gerçekten her şeyden kısarak bu işi yapıyorlar. Bu sanat bir aşk. Semih Hoca'mın bir sözü vardır: 'Bu kor içinize bir kere düşer, yakar kavurur sizi. Üstü külense de için için yanar . Yapamadığımız zaman kahreder sizi. ' . Çok haklıymış. Ben çocuklarım nedeniyle ara vermek zorunda kalmıştım. Sonra tekrar hem eğitime hem öğrenmeye, yüksek lisansımı da yaptım minyatürde, devam ettim. Bunları da yapınca tekrar o denizin, suyun, içinde olmak bana hayat verdi." şeklinde konuştu.
"BENİM YAŞAM SÜRECİM SADECE BİR DAMLA"
Tepecik sözlerine şöyle devam etti: "Her daim 'Daha ne yapabiliriz?'e gidiyoruz. Sürekli bir yenilik arama, yeni şeyler yapma peşindeyiz. Bu çok önemli. Sanat zaten yeni şeyler katarak gelişir. Eskiden çok güzel şeyler yapılmış, şaheserler dolu. Ama oradan buraya baktığında, sekiz yüz yıllık bir zaman dilimi. Benim yaşam sürecim de kırk yıllık bir damla olacağım orada."
ATAŞEHİRDE GÜNDEM
Ataşehir'de Gündem